Hadis inkârcıları yetersiz bilgileri nedeniyle; ” Allah zaman olur mu? “ diyerek hadislere ve âlimlere dil uzatıyorlar. Öncelikle bu husustaki rivayeti verelim;
Ebu Hureyre – Allah ondan razı olsun – şöyle demiştir. Resûlullah ﷺ şöyle dedi;
Allah ( cellecelalühü ); Ademoğlu dehr’e söver. Halbuki ben dehr’im ( Yani dehrin yaratanı ve sahibiyim. );
Gece gündüz benim elimdedir. “ buyurdu. ( Buhârî, Edep 101 ; Müslim, Elfaz 4 )
Ma’mer ibn Râşid, ez-Zuhri’den; o da Ebû Seleme’den; o da Ebû Hureyre ‘den tahdis etti ki, Rasûlullah “Üzüme, kerm adı vermeyiniz. “Ey hasar ve ziyana uğrayası dehr sözünü de söylemeyiniz. Çünkü Allah dehr’in yara-tanı ve sahibidir.” buyurmuştur.
Ez-Zuhri, Said ibnu’l-Müseyyeb’den tahdis etti ki, Ebû Hureyre şöyle demiştir: Rasûlullah şöyle dedi: “Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu: Dehre söven Âdemoğlu beni ezâlandırır. Dehr benim. Her iş benim elimdedir. Geceyi de gündüzü de ben evirip çeviriyorum.” ( Buhârî, Edep 101 )
Hadislerdeki; Dehr, bizim kullandığımız ” Zaman ” anlamında değildir. Çünkü zaman;
Şimdiye, geçmişe ve geleceğe denilebilir. Dehr ise ” Kesintisiz devam eden uzun zamana ( alemin ömrüne ) “ denir.
Bu hadislerdeki ” Dehr Allah’tır. “ ibaresinin anlamı .şudur;
Zamanı ezelî ve edebî her şeyin dehr ( Zaman ) tarafından ( Kendiliğinden ) meydana getirildiğine inanan,
Ve bu yüzden Dehriyye ismini alan, başta cahiliye Arapları ve onların izinde giden diğer dehriler ( Materyalist )
Herhangi bir musibete maruz kalınca dehre söverler. Bu sövme neticede Allah’a varmaktadır ve bundan dolayı,
Dehre ( Zamana ) sövmek yasak edilmiştir.
İslâm’dan önce bazı cahiliye Arapları arasında dehriyye anlamında materyalist bir dünya görüşünün mevcut olduğu Kur’an-ı Kerim de anlaşılmaktadır.
Dediler ki: “Dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman yok eder.” Bu hususta onların bir bilgisi yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar. ( Casiye, 24 )
Ayette geçen ” Dehr’in “ ” Dehri’ye “ dönüşmesi ise sonraki bir gelişmedir. Ancak dehri olarak nitelendirilen,
Felsefi düşüncelerin ana hatları itibariyle, bu ayette belirtilen dünya görüşüne uygun düşmesi, dehri ve dehriyye terimlerinin doğmasında etkili olmuştur. Nitekim Zemahşerî söz konusu ayeti açıklarken, kainatta olup biten olayları dehrin gücüne bağlayanların, dünyadakinden başka bir hayata inanmadıklarını, ahireti reddettiklerini,
dehri her şeyin sebebi saydıkları için şiirlerinde sık sık zamandan şikayet ettiklerini belirtir. Ve bundan dolayı,
Resûlullah’ın ﷺ ” Dehre sövmeyiniz, çünkü dehr Allah’tır. “ dediğini hatırlatır.
Bütün kaynaklarda hadisin son kısmı ” Sizin dehre nispet ettiğiniz olayların asıl faili ve yaratıcısı Allah’tır;
Bu sebeple zaman sövmekle Allah’a hakaret etmiş olursunuz. “ şeklinde açıklanmıştır.
Şehristâni de söz konusu inanç sahiplerinin varlık veren bir tabiat, yok eden bir dehr anlayışına sahip olduklarını kaydetmektedir. Daha sonra Dehrîler denilen bu zümre hayatı dünya hayatından ibaret görmekle duyulur nesnelerin tabiatlarına takılıp kalmışlardır. Bu tabiatların birleşip dağılmasıyla ölümün ve hayatın vuku bulduğuna inanmaktadırlar. Dehr ise tabiatlardaki oluş ve bozuluşun (nesnelerin fiziki, kimyevi ve biyolojik özellikleri) gerçek fâilidir. Şehristâni’nin “Muattılatü’l-Arab” (Allah’ı inkar eden Araplar) başlığı altında incelediği Dehriyye, Allah ve ahiret inancına sahip olmayan, duyulur nesnelerden akledilir âleme gerekli sıçramayı yapamamış ve metafiziğe kesin olarak sırtını dönmüş materyalistler olarak tanımlanmaktadır.”
Yani Cenâb-ı Allah, “Dehr Benim.” buyurarak dehrin yaratıcısı, maliki ve mutasarrıfının kendisi olduğunu bildiriyor. Dolayısıyla yanlış anlayan hadis inkârcılannın çarpıtması burada da ön plana çıkıyor.