Susmanın fazileti

Bil ki, dilin tehlikesi büyüktür. Onun tehlikesinden ancak susmakla kurtuluş mümkündür. Bunun için Allah’ın nizamı susmayı övmüş ve musibetlerini susmaya teşvik etmiştir. Nitekim Allah Resûlu ﷺ şöyle buyurmuştur: ” Susan kurtulmuştur. “ Yani susmak hikmet ve tedbirdir.

Süfyân’nın oğlu Abdullah, babasından rivayet ediyor. Der ki: Ben Allah’ın Resûlune ﷺ sordum: ” Ey, Allah’ın Resûlu! Bana İslâm’dan öyle bir haber ver ki, şimdiden sonra artık bir kimseden İslâm hakkında sormaya muhtaç olmayayım! “
Resûlullah ﷺ cevap olarak buyurdu: ” De ki: Allah’a iman ettim, sonra müstakim ol! “
Süfyân der ki: ” Hangi şeyden sakınayım ya Resûlullah “ Cevap olarak mübarek eliyle dilini işaret etti.

Amir’in oğlu Ukbe der ki: ” Ey, Allah’ın Resûlu! Kurtuluş nedir? “ diye sordum. Resûlullah ﷺ cevap olarak buyurdu: ” Dilini koru! Evinden çıkma! Günahın için ağla. “

Hadisin manası, diline hakim ol, zaruri ihtiyaçlarının dışında tehlikeli gördüğün yerlere gitme, haddini bilerek günahın için sızlan demektir.

Saad es-Saedi’nin oğlu sehl der ki: Resûlullah ﷺ buyurdular: ” Her kim, çenelerinin ve apışlarının arasındakilere, yani diline ve tanasûl organına kefil olur, haramda kullanmayacağına dair Allah’a söz verirse, bende onun için cennete kefil olurum. “

Yine buyurdu ki: ” Kim, Kabkabının, Zabzabının, Laklakının şerrinden korunmuşsa, o kimse bütün şerden korunmuş demektir. “

” Kabkab “ karın demektir. ” Zabzab ” tanasûl uzvu. ” Laklak ” is dil demektir. İşte bu üç şehvet ile insanların ekserisi helâk olmaktadır. Resûlullah ﷺ ” İnsanı cennete dahil eden nesnenin en büyüğü “ sorulduğu zaman şu cevabı verdi:
” Allah’a karşı takva ve güzel ahlCktır. “ ” Ateşe sokanın en büyüğünden “ sorulduğu zaman da şu cevabı verdi:
” İki içi boş olan nesne: Ağız ve tanasûl organıdır. “

İhtimal ki, hadiste, bahsi geçen “Ağız “dan murat, dilin afetlerindendir. Çünkü ağız dilin mahallidir. Ve yine ihtimal vardır ki: Karından murat onun menfezidir. Çünkü Muaz’ın oğlu Cebel dedi ki: Ben Resûlullah’a ﷺ sordum: ” Ey Allah’ın Resûlu! Biz söylediklerimizden sorumlu muyuz? Resûlullah ﷺ ” Ey Cebel’in oğlu! Annen mâtemini tutsun! İnsanları ateşe, burunları üzerine sürükleyen dillerin mahsulünden başka ne olabilir ki? “

Mâlik’in oğlu Enes dedi ki: Allah Resûlu ﷺ şöyle buyurmuştur: ” Kulun kalbi müstakim olmadıkça imanı müstakim olmaz. Kalbi de, Dili müstakim olmadıkça müstakim olmaz. Komşusu şerlerinden emin olmayan bir kimse cennete giremez. “

Başka bir hadis-i şerifte ise: ” Kim ki selâmet kalmayı seviyorsa, sükûttan ayrılmasın. “

Câbir’in oğlu Said’den Resûlullah’a ﷺ kadar refedilen bir hadis rivayet ediliyor: Resûlullah ﷺ bu hadis-i merfu’da şöyle buyurdu: ” Ademoğlu sabahladığı zaman, tüm azaları, dile hatırlatıcı oldukları halde sabahlar. Yani derler ki, bizim hakkımızda Allah’tan kork! Zira sen müstakim olursan, biz de müstakim oluruz. Eğer sen inhiraf edersen, biz de inhiraf eder, haktan ayrılırız. “

Rivayet ediliyor ki, Hattabın oğlu Ömer, Ebubekir sıddık’ı gördü ki, dilini eliyle çekiyordu Ömer’e sordu: ” Ey Resûlullah’ın halifesi, Ne yapıyorsun? “ Ebu Bekir: ” Şudur beni tehlikeli yerlere sokan… “ Muhakkak Resûlullah ﷺ buyurdu: ” Cesetde hiç bir aza yoktur ki, tek başına Allah katında dilden şikayetçi olmasın. Yani bütün azalar teker teker dili şikayet etmektedirler, demektir. “

İbn Mesud’dan rivayet ediliyor: Hazret Safa tepesinde bulunuyordu: ” Lebbeyk Allahümme lebbeyk! “ duasını okuyor ve şöyle diyordu: ” Ey dilim! Hayrı şöyle! Kâr et! Şerden sus! Tehlikelerden selâmet kalırsın. Bunları pişman olmazdan evvel yap! “
Kendisine denildi: ” Ya Ebâ Abdurrahman! Bu senin kendiliğinden söylediğin bir dua mıdır? Yoksa Resûlullahtan ﷺ dinlediğin bir dua mıdır? “ buyurdu ki: “Evet, ben Resûlullahtan ﷺ şöyle dediğini işittim: ” Muhakkak ki ademoğlunun yanlışlıkların en çoğu dilindendir. “

İbn Ömer dedi ki: Resûlullah ﷺ buyurdu ki: ” Dilini koruyan bir kimsenin avretini Allah-u Teâlâ örter. Öfkesine hakim olan bir kimseyi Allah azabından korur. Çünkü Allah’a yalvarıp özrünü arz ederse Allah onun özrünü kabul eder. “

Rivayet ediliyor ki; Cebel’in oğlu Muaz dedi: ” Ey Allah’ın Resûlu bana bir nasihatte bulun! “ Resûlullah ﷺ buyurdu ki:
” Allah’ı görür gibi ona ibadet et! Nefsini ölülerden say! Eğer dilersen, bütün bunlardan daha fazla için derleyici ve menfaat verici bir nesneyi haber vereyim ” Bu Resûlullah ﷺ buyurdu ki:nu söyledikten sonra mübarek eliyle dilini işaret etti. “

Ebu Hureyre der ki; Resûlullah ﷺ buyurdu ki: ” Her kim ki, Allah’a ve son güne inanıyorsa, hayrı söylesin veya sükut etsin. “

Hasan-ı Basri der ki; Bize Resûlullahın ﷺ şöyle dediği zikrolundu: Allah o kuldan razı olsun ki, konuşup ganimet sahibi olur veya susup selâmette kalır “

İsa aleyhisselam’a denildi: ” Bizi öyle bir amele muttali et ki, onunla cennete girmiş olalım! ” buyurdular:
” Hiç konuşmayınız. “ dediler ki: ” Buna gücümüz yetmez. “ cevap olarak: ” O halde hayır ile konuşunuz! “

Azib’in oğlu Bera’danş rivayet ediliyor: Bir göçebe Resûlullahın ﷺ huzuru saadetine geldi ve buyurdu ki: ” Beni öyle bir ibadet ile muttali et ki, cennete girmekliğime vesile olsun ! “ buyurdu. Resûlullah ﷺ ” Aç kimseye yedir. Susuza içir! Emr-i bi’l maruf yap! Mnükeri yasakla! Eğer gücün buna yetmiyorsa, hayır hariç dilini tut! “

Yine buyurdu ki: ” Hayır hariç, dilini hazineye çek, yani konuşma! Muhakkak böyle yapmakla şeytanı mağlup edersin. “

Başka bir hadi-i şerifte ise: ” Müslümanı susmuş ve vakur gördüğünüz zaman ona yaklaşınız! Çünkü, o, hikmeti telkin ediyor. “

İbni Mes’ud der ki; Resûlullah ﷺ buyurdu ki: ” İnsanlar üç guruptur: Ganim, Sâlim, Şâhib. Ganim o kimsedir ki, Allah’ı zikreder.
Sâlim sükut eder. Şâhib ise bâtıla dalan kimsedir. “

Başka bir hadisi şerif ise: ” Mümin bir kimsenin dili, kalbinin akasındadır. Konuşmak istediği zaman kalbiyle o şeyi düşünür, sonra diliyle onu geçiştirir; Münafığın dili ise kalbinin önündedir. Bir şeyi kast ettiğinde diliyle söyler, kalbiyle düşünmez. “

İsa aleyhisselam buyurdu: ” İbadet on parçadır. Bu on parçanın dokuzu susmak, bir parçası da insanlardan kaçmaktır. “
Resûlullah ﷺ buyurdu ki: ” Konuşması çok olan bir kimsenin düşüşü çok olur. Düşüşü çok olan bir kimsenin günahları çoğalır. Günahları çok olan bir kimsenin ise, her şeyden daha fazla layıkı ateştir. ”

Sosyal Ağda Paylaş

Bir yanıt yazın