Rüzgar Rahmanın nefesindendir

Resûlullah ‘ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: ” Rüzgara sövmeyiniz, Çünkü rüzgar Rahman’ın nefesindendir. “
(Beyhakî, el-Esmâ ve’s-Sıfât, II/392 ; el-Hâkim en-Neysâbûrî, el-Mustedrek, II/272 )

İnkârcı diyor ki: Allah’a nefes izafe etmek caiz değildir. Dolayısıyla bu hadisi kabul etmek mümkün değil.

Açıklama:
Hadiste geçen bu ifadenin mecazi bir ifade olduğu açıktır. Nefes rüzgar için de soluk için de geçerlidir. İnsanı rahatlatan nefes gibi bütün kâinattaki yaptığı işlevi düşündüğümüzde, rüzgar da adeta hayat veren nefes gibidir. Hadisteki: ” Rüzgara sövmeyiniz, çünkü o Rahman’ın nefesindendir. “ ifadesindeki nefes bu türdendir.

Yapılan araştırmalar, gerek bitkiler üzerine yapılan araştırmalar, rüzgarların aşılayıcı özelliğinin önemini göstermiştir. Rüzgarlar bitkilerin üremesinde, bitki tozlarını taşıyarak rol oynamakta olduğu ve aynı zamanda rüzgarların yağmur yağabilmesi için yağmur bulutlarını da aşıladığı görülmektedir. Böylece rüzgarlar aşılayıcı fonksiyonlarıyla Dünya’daki yaşam için olmazsa olmazlarından bir tanesidir.

Denizlerin ve diğer suların üzerinde köpüklenme nedeniyle ” Aerosol ” adlı hava kabarcıkları oluşmaktadır. Bunlar rüzgarların karadan sürüklediği tozlarla karışarak atmosferin üst katmanlarına doğru havalanır. Rüzgarların yükselttiği bu parçacıklar su buharı ile birleşir, su buharı bu parçacıkların etrafında yoğunlaşır. Bu parçacıklar olmasa, yüzde yüz su buharı, bulutu oluşturmaz. Bulutların oluşması, rüzgarların bu şekilde havada serbest şekilde bulunan su buharını, taşıdıkları parçacıklarla aşılamaları ile olmaktadır. Rüzgarlar bu görevlerini yerine getirmeseydi, yağmur yağdıran bulutlar oluşmayacaktı. Dolayısıyla yağmur, yağmur olmayınca ise yaşam mümkün olmayacaktı. Rüzgarın görevi burada bitmez, atmosferde tonlarca ağırlığa sahip bulutların sürüklenmesi, hava ile sürtünen bulutlarda negatif ve pozitif elektrik yükleriyle aşılamanın olması da bulutlar sayesindedir. Rüzgarlar olmasaydı bulutlar oluşmazdı; Fakat oluştuklarını kabul etsek bile, o zaman da bulutlar buharlaştıkları okyanusların, denizlerin üstüne yağacaklar ve yeryüzündeki bitkilerin, hayvanların dolayısıyla insanın var olması mümkün olmayacaktı. Rüzgarlar bulutların oluşumundan, yağmurların boşalmasından, yağmurun yer yüzüne yağmasına kadar bir çok ayrı fonksiyonu yerine getirmektedir. Rüzgarların bu fonksiyonlarının her biri yaşamın devamı için kesinlikle gereklidir. Yaratıcımız her şeyi olduğu gibi bunu da mükemmel bir şekilde yaratmıştır. Bu durum Kur’an-ı Kerim de Ayetler ile ifade edilmektedir:

O, rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderendir. Nihayet rüzgârlar ağır bulutları yüklendiği vakit, onları ölü bir belde(yi diriltmek) için sevk ederiz de oraya suyu indiririz. Derken onunla türlü türlü meyveleri çıkarırız. İşte ölüleri de öyle çıkaracağız. Ola ki ibretle düşünürsünüz. ( Araf, 57 )

Rüzgârları da aşılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık. Onu toplayıp depolayan da siz değilsiniz.
( Hicr, 22 )

Rüzgârları, yağmurun müjdecileri olarak göndermesi, Allah’ın (varlık ve kudretinin) delillerindendir. O, bunu, size rahmetinden tattırmak, emriyle gemilerin yol alması, O’nun lütfundan rızkınızı aramanız ve şükretmeniz için yapar. ( Rum, 46 )

Allah, rüzgârları gönderendir. Onlar da bulutları harekete geçirir. Allah, onları dilediği gibi, (bazen) yayar ve (bazen) yoğunlaştırır. Nihayet yağmurun onların arasından çıktığını görürsün. Onu kullarından dilediklerine uğrattığı zaman bir de bakarsın sevinirler.
( Rum, 48 )

Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah’ın gökten rızık (sebebi olarak yağmur) indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, rüzgârları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için deliller vardır. ( Casiye, 5 )
Bu ayette de tıpkı yukarıdaki söz konusu hadiste olduğu gibi mecazi bir ifade kullanılmıştır. Yani susuzluktan sararıp solan ve kuruyan, adeta ölmüş bir beldeye rüzgarın nasıl hayat verdiği anlatılıyor. Yan, rüzgar, adeta kuruyup sararan bir beldeye hayat veren nefes olmaktadır.

İbnu’l-Esîr, nefes kavramıyla ilgili olarak şu bilgileri vermiştir: Hadiste yer alan nefesle kastedilen ensar olduğu söylenmiştir.
Çünkü Allah müminlerin üzerindeki sıkıntıyı onlarla gidermiştir. Onlar Ezd kabilesinden oldukları için Yemenlidirler.
Hadiste yer alan nefes ifadesi havayı teneffüs etmekten mecazdır. Havayı soluyup boşluğa bırakma vücudun hareketini dindirir.
Ve dengeler. Rüzgarın esintisinden mecaz olduğu da söylenebilir. Bu da rüzgarın esintisinin rahatlatması anlamına gelir.
Diğer bir ihtimalle bahçe/yeşilliğin kokusundan mecaz olduğu da söylenebilir.

Netice olarak; Şanı Yüce Allah , rüzgara; ferahlık vermek, rahat nefes aldırmak ve dinlendirmek özelliği vermiştir.
Buradaki izafe, yani rüzgarın Rahman’ın nefesine izafe edilmesi, fiilin O’nun tarafından yapılmasından dolayıdır.
Yani Şanı Yüce Allah rüzgarı bu şekilde takdir etmiştir. Dolayısıyla söz konusu hadisin ne Kur’an’a ne de mantığa,
uymayan bir tarafı yoktur.

Sosyal Ağda Paylaş

Bir yanıt yazın