İslam Dininde Dövme

İnsanların genelinde bulunan; Dikkat çekme, kendini kanıtlama, karşı tarafı etkileme ve kendi kişiliği hakkında mesajlar verme, kısaca farklı olma özlemi, tarih boyunca insanların birtakım eylemler yapmasına sebebiyet vermiştir. El, kol, ayak, sırt gibi vücudun herhangi bir yerine birtakım motif ve yazıların işlenmesiyle yapılan dövmeler de bu özlemin bir neticesidir.

Günümüzde gençler arasında giderek yaygınlık kazanan dövme, Avrupa’da nerede ise bütün gençlerin bir hastalığı haline gelmiştir. Dövme, güncel bir mesele değildir. Aksine Asr-ı Saadet’ten çok daha önceden beri süregelen bir işlemdir. Bu durum haliyle dövmeye verilecek hükmün Asr-ı Saadet’te mevcut olmasını gerektirir.

İslâm fıkhında Dövme;

İslâm’ın birinci kaynağı olan Kur’an-ı Kerim de dövme hakkında sarih bir ifade yoktur. Kendisi vahiy olduğu gibi Kur’an-ı Kerimin anlaşılması için olmazsa olmaz sünnet-i şerif, dövme hakkında sarih beyanda bulunmuştur.

Allah Teâlâ Hazretleri; Allah’ın yaratılışını değiştirmenin şeytan işi olduğunu şöyle buyurmuştur;

“Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür. ( Nisa, 119 )

Fakihler keyfi olarak estetik yaptırmayı, kaş aldırmayı, saç ektirmeyi, dövme yaptırmayı Allah’ın yaratılışını değiştirmek olarak değerlendirmiş ve Nisa süresinde istinaden bunların ne erkek ne kadın ne yapan ne de yaptıran için caiz olmadığını söylemişlerdir.

Peygamber Efendimiz ( ﷺ ) şöyle buyuruyor;

” Allah, saç ekleyene ve ekletene, dövme yapana ve yaptırana lanet etsin. “ ( Buhârî – Müslim )

Fakihler, tenzîhen mekruh olan bir şeyin lanetlenmeyeceğini, lanetlenen şeyin haram veya en azından tahrîmen mekruh olacağında söz birliği yapmışlardır. Dövme hakkındaki hadis-i şerifler ümmetin sıhhati üzerine ittifak ettiği Buhârî – Müslim hadisleridir.
Bu hadis-i şerifler için hiç bir senet araştırılması yapmaksızın ” Sahihtir “ denilebileceğini tüm ehl-i ilim bilir.

Dövme Abdest ve Gusle mani midir?

Fıkıh kitaplarımızda açık şekilde beyan edilmiştir ki, Abdestin farzlar; Yüz, el ve ayakların yıkanması başın mesh edilmesidir.
Guslün farzı ise; Bütün vücudun kuru bir yer kalmayacak şekilde yıkanmasıdır. Tırnağa sürülen ojeler gibi suyun altına ulaşmasına mani olan her şey izale edilmedikçe ne abdest ne de gusül sahih olmayacaktır.

Dövme ise; Derinin üst kısmına değil alt kısmına boyanın derç edilmesiyle yapılmaktadır. Derinin alt kısmı ise abdest ve gusülde yıkanması gereken yerlerden değildir. Buna göre dövme abdest ve gusle mani değildir. Şu kadar var ki anlattığımız bu tip dövme gerçek ve kalıcı dövmedir. Bir de geçici dövme dedikleri derinin üzerinde boyalarla yapılan dövme vardır. Bu tür dövmenin yapılması hakiki dövme gibi caiz olmasa da abdest ve gusle mani olup olmamasına dair verilecek hüküm açısından hakiki dövmeden farklıdır.
Şöyle ki; Deri üzerine yapılan geçici dövme, Hint kınası gibi suyun altına ulaşmasına mani olmayıp deride bir tabaka oluşturmuyorsa abdest ve gusle mani olmaz. Fakat yağlı boya gibi deride, suyun altına ulaşmasına mani bir tabaka oluşturuyorsa abdestin ve guslün sıhhatine mani olur.

Dövmeyi sildirmek dinen gerekli midir?

Başta Şafiiler olmak üzere bir gurup alimler, dövme yapılırken kınanın veya boyanın kanla karışmasıyla necis/pis olduğunu ve dövmeyi izale etmenin vacip olduğunu söylemektedirler. Hanefi kitaplarından olan Reddü’l-Muhtar’da, İbn-i Abidin şöyle demektedir;
” Nasıl ki elini necis kına ile kınalayan kişinin elinin temiz olması için kınayı izale etmesi şart olmayıp elini yıkaması yeterlidir, aynı şekilde dövme de necis olan kanla buluşan kına/boya, yıkamakla temiz olur. Dövmeyi izale etmek şart değildir. Zira necis olan kınanın vücuttan çıkarılması, dövmenin kazınmasından daha kolaydır. Kınanın çıkarılması temizlik için şart değilse, dövmenin kazınması evleviyyetle şart değildir. “

El-Fıkhü’l-İslâmi ve Edilletühü gibi bazı fıkıh kitaplarında şu ifadeler vardır;
” Mümkünse dövmeyi ilaç ile izale etmek vaciptir. Fakat ilaç ile izale edilmesi mümkün değilse, kazımak veya yaralamak ile izale ettiğinde daha fazla bir tahrip söz konusuysa izale etmek vacip olmaz. Bu durumda yapılması gereken; Tövbe emek ve asla vücudundaki dövmeden hoşlanmamaktır. Kısacası, daha büyük zarara yol açmayacaksa izale edilmesi gereklidir. “

Günümüzde dövmeyi sildirmek, dövmede kullanılan renklerle ve tenin rengine göre değişmektedir. Ancak her halükarda sildirme işleminde sıkıntılar mevcuttur.

Ezcümle; Dövmeyi sildirme imkanı varsa sildirmelidir. imkan olmadığı durumda ise İbn-i Abidin’in dediği gibi dövme yerini yıkmakla yetinir. Dövmesini mümkün oldukça göstermemeli ayrıca dövme bir suret ise namaz kılarken üzerini örtmelidir. Aksi halde mmekruh işlemiş olur.

Sosyal Ağda Paylaş

Bir yanıt yazın