Temel olarak Karşı tarafa bir kaç argüman sunuyorsunuz.
Önce bu argümanları madde madde vereyim. Sonra her birini kısaca açıklayalım.
1) Siz; Kur’an’ı eksik mi görüyorsunuz? (Haşa)
2) Hadisler olmadan Kur’an anlaşılmaz. Diyerek, Hadisleri, Kur’an’ın önüne geçiriyorsunuz?
3) Hadislerin günümüze kadar sağlam geldiğini nerden bileceğiz?
4) Resulullah’a ﷺ uymak, Kur’an’a uymaktır.
5) Kur’an’ı bırakıp da hadislere tâbi olduğunuz zaman, Şirk koşmuş oluyorsunuz!
————————————————————————————————–
Şimdi bu maddeye teker teker kısaca cevaplar verelim.
1) Hiç bir Alim, Ulema ve Ehli sünnet camiası, Kur’an’ı (Haşa) eksik görmez. Kur’an zaten ana kaynaktır. Kur’an (Haşa) eksik olsaydı; Peygamber Efendimiz ﷺ, Kur’an’ı, İnsanlara nasıl tebliğ edecekti?
Hz Peygamber ﷺ; Davetini Kur’an ile yapıyordu. Onunla muhatapları arasındaki ilişki Kur’an merkezli olarak yürüyordu. Dolayısıyla Kur’an kabul edilecek olursa İslam’a girilmiş olunuyordu. Zaten ayetlere bakılacak olunursa; İnanmayanların Peygamberin sözlerini değil; Ayetleri merkeze alarak inkâra yöneldikleri rahat anlaşılır.
2) Hiç bir Alim, Ulema ve Ehli sünnet camiası, Hadis-i şerifleri; Kur’an’ın önüne geçirerek,
“Size; Kur’an yerine; Hadisleri öneriyoruz.” Demez. Öncelikle bu konuyu anlayalım.
Kur’an’ı; Kur’an ile tevil etmeyi becerebilen, Herkes için; Kur’an zaten yeter. Siz bunlardan hariç, Kuran’ın hükümlerini, Yine Kur’an’dan anlamaya kalkarsanız, Kur’an’ı yaşayamazsınız. Çünkü; Ayetleri bize aktaran, Ayetleri bize açıklayan; Peygamber Efendimizdir. ﷺ
3) “Hadislerin günümüze kadar sağlam geldiğini nerden bileceğiz?” diyorsunuz. Ama hadislerin günümüze geldiği metot neticesinde; Kur’an’ın da aynı metot ile günümüze geldiğini unutuyoruz.
4) En çok kullandığınız argüman, “Resulullah’a uymak Kur’an’a uymaktır.” Eğer böyle bir iddia ortaya koyma niyetinde iseniz, Kur’an’ın içinden Resulullah’a ﷺ uyma işleminin göstermeniz gerekir; Bunu da gösteremeyeceğinize göre, doğrudan hadislere ve esbablara gitmeniz gerekecektir.
5) Günümüze kadar gelen ve; Günümüzde, Mevcut olan 6 hadis kitabında ki bilgiler, Peygamberimiz ﷺ zamanında yazılmış ve, Tevil edilmiştir. Araştırma yapmadan kendinizce; (Güya) bilgi aktarmak, cahilliktir.
Bu sefer de; “Peygamber efendimiz ﷺ zamanında, Hadislerin yazılmasını yasakladı.”
Diye bir Argüman sunuyorsunuz bize; Ama, Bu bilgiyi de hadis kaynağından aldığınızı unutuyorsunuz.
Aynı hadis kaynağında ise; Peygamberimiz ﷺ tarafından, Hadislerin yazılmasını tavsiye etmiştir.
Şimdi ise şu soruyu sormanız gerekiyor. “Hem yazılmasını yasaklıyor, hem de, Tavsiye ediyor. Bu çelişki değil midir?” İşte burada; zaman zaman kullanılan Mecaz kavramları vardı ya; Aynı şekilde, Hadislerde de; Mecaz kavramları mevcut. Hadislerde de; Hadis usulü bilmeden, Hadisler arası bağlantı; Mümkün değildir.
BİRDE ŞU VAR… DİYORLAR Kİ İYİ DE HADİSLER 200 – 250 SONRA YAZILDI!!!
SORUYORUZ: “Hadisler 200 yıl sonra mı yazıldı? Daha öncesinde hiç mi yazılı eser yoktu”
Günümüze ulaşan en ciddi delil Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun- talebesi Hemmâm b. Münebbih’e yazdırdığı eṣ-Ṣaḥîfetü’ṣ-ṣaḥîḥadır. Muhammed Hamîdullah tarafından basılmıştır.
Yine bunlardan Abdullah b. Amr’ın da Es-Sahîfetu’s-Sâdıka’sı meşhurdur. Bunlar zaten Resulullah ﷺ sonrası nesil.
Hadis tedvin dönemine bakıyoruz, sahihi uydurulandan ayırt etmek işini devlet eli ile yaptıran Allah ondan razı olsun Ömer b. Abdülazizdir. Vefatı ne zaman? Hicri 101
İmam Mâlik’in sahih rivayetleri derlediği eseri Muvatta, yazım tarihine bakıyorsun;
Hicri 150
İmam-ı Azam Ebu Hanife…
Doğumu hicri 80 vefatı 150 kullandığı hadisleri kitaplaştırmışlar külliyat meydana gelmiş.
Şunu anlıyoruz, hadis-i şerifler zaten vardı ve Müslümanlar problemlerini Kur’an ve hadislere müracaat ederek çözüyorlardı.
Yani “Hadisler 200 sene yada 250 sene sonra yazıldı, uyduruldu” demek son derece cahil olmayı gerektirir.
İmam Buhari neredeyse bu işin son halkası. En sahihlerini almış ve Kur’an’dan sonra en sağlam kitap olarak kabul görmüştür. Ama kalkıp onun üzerinden, sanki hadisleri o uydurmuş, hiç hadis yokmuş da o ortaya atmış veya yazmış gibi lanse edip hadis düşmanlığı yapıyorlar. Neden? Çünkü ümmet, Kur’an’ın emri olan Resule itaati bu kitapta buluyor, amel ediyor. Ümmetin, Peygamberi ile olan irtibatını zayıflatmak ve koparmak için ne yapmaları gerekiyordu: bu kitaplar hakkında zihinlerde şüphe oluşturmak ve itibarını yıkmak. Ümmetin bu kitaplarla olan bağının zayıflaması aynı zamanda Peygamberle olan bağının zayıflaması demektir. Peygamberi ile irtibatı kopan, rehberini kaybeden bir ümmet şeytanın ve kafirlerin elinde oyuncak olur.
Bunlara aldanan arkadaşlar hiç mi akıllarını kullanmazlar! Hani Kur’an aklınızı kullanın buyuruyor ya! Ayetleri alıp kafanıza göre yorumlamak için değil, bu hakikatleri anlamak için kullanın buyuruyor. Bir iki hadis düşmanına rast geliyorlar. Başında bir de prof. etiketi varsa tamam zaten, çok muteber, bilgili, dolgulu. Ne derse inanıyorlar, bir de gelip o yarım yamalak yanlış bilgiyi alarak seninle mücadele ediyor.