Sahîh hadisler arasında bir çelişki yoktur. Sadece yeterli bilgi sahibi olmayanların ve art niyetli insanların aralarında çelişki olduğunu zannettikleri hadisler vardır. Bu insanlar hadislerin sahihleriyle, zayıflarını ve uydurmalarını bir araya getirip toptan hüküm vermeye kalkıyorlar. Uydurma hadisleri bahane edip, sahih hadislere dil uzatıyorlar. Hadisleri gördüklerinde, bunların mutlaka bir açıklamasının olduğunu ve hemen reddetmenin doğru olmayacağını anlama gayretinde bulunmuyorlar. Ve hatta anlamayı bırakın anlamamak için, Hadisleri alaşağı edebilmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
İslâm bilginleri, hadisler arasında çelişki gibi görünen sorunu çözmek için bu hadislere şu yöntemi uygulamışlardır:
- İlk önce birbiriyle çelişkili olan hadisler birleştirilmeye çalışılır. Eğer bu birleştirme işi mümkün olmuyorsa, her iki hadisin de sahih olduğu sonucuna varılır. Demek ki Resûlullah ﷺ bazen böyle yaptı bazen de şöyle yaptı denilir. Buna hadislerin uygulanışında tenevvuat ( çeşitlilik ) denilir.
- Eğer bu hadisleri cem etmek mümkün değilse, o hadislerin ne zaman söylendiğine, yani vurud tarihlerine bakılır. Hadislerin söylendiği tarih tespit edildiği zaman hadisler arasında nesh uygulamasına başvurulur. Sonraki tarihte söylenmiş hadisin kendisinden önceki söylenmiş hadisi neshettiği, yani hükmünü ortadan kaldırdığı kabul edilerek hadisler arasındaki ihtilaflı durum ortadan kaldırılmış olur.
- Hadislerin ne zaman söylendiği tespit edilemediği zaman, bu hadislerin senet ve metinleri incelenerek bazı tercih sebeplerine göre biri diğerine tercih edilir.
- Hadisler arasında bir tercih yapmak mümkün olmadığı zaman her iki hadisle de amel edilmeyerek bu konuda kesin bir karar verilmez.
Bu konuda anlama gayretinde olup biraz araştırma yapsalardı, birbirleriyle çelişkili gibi görünen hadislerin gerçek durumunu açıklayan, bunlar arasındaki çelişkiyi gideren ve uzlaştıran ilmi çalışmalar olduğunu göreceklerdi. Bu ilme ” Te’vilu Muhtelifi’l-Hadis “ denilmiştir. Ve bu önemli mevzuya ilk defa ehemmiyet veren ve bu hususta söz söyleyen İmam Şâfi el-Umm ve er-Risâle isimli eserlerinde muhtelifu’l-hadise muteaddid defalar temas etmiştir. İmam Şâfi’nin vefatından on sene sonra dünyaya gelen İbnu Kuteybe’nin hadisteki hadisteki tezatları ileri süren muhtelif fıkra ve mezhep ( bilhassa Mutezile ve ehlu’r re’y ) mümessillerinin iddialarını çürütmek maksadıyla kaleme aldığı Hadis Müdafaası ( Te’vilu Muhtelifi’l-Hadis ) isimli mühim bir eseri vardır. Bu eserinde çelişki olduğu zannedilen, mantık dışı bulunan ve yanlış anlaşılan hadisleri açıklamaktadır.