İyilikleri Emir/Emr-i Bi’l Mârûf Hangi şartlarda yapılır-yapılmaz!

  • İyiliği emretme ve kötülükten menetme görevini üstlenen kimse, eğer bu görevi sürdürdüğü takdirde, Kendisinin dinleneceğini ve söylediklerinin yerine getirileceğini galip kanaati gereği biliyorsa, böylece işledikleri, Kötülükten geri duracaklar ve uzak kalabilecekler kanaati ve hükmü baskın ise, bu durumda o kimsenin iyiliği emretme görevini sürdürmesi kendisine vâcib/farzdır. Bunu ihmal etmesi ya da terk etmesi caiz değildir. Doğru olmaz.
  • Eğer galip zannına göre insanlara gerekeni söylemesi halinde, bunun onlar tarafından kabul görmeyeceğini, Göremeyeceğini bilebiliyorsa, hatta bunu yapması halinde, birçok sıkıntılarla, öfkeyle, zorlamalarla, baskı ve iftiralarla karşı karşıya gelecekse, bu durumda bu görevi bırakması daha yerindedir/efdaldir.
  • Aynı şekilde görevi sürdürmesi halinde dövülüp horlanacaksa, buna karşı gelebilecek güç ve takati yoksa, Sabredemeyecekse, kendisiyle o toplum arasında bir düşmanlık ortaya çıkacaksa, hatta bundan ötürü, iş kavgaya döğüşe ve kıtale kadar gidebilecekse, yine bu görevi terk etmesi daha yerinde olur.
  • Şayet kendisinin o toplum tarafından dövüleceğini, ancak buna karşı sabırlı olacağını biliyor ve bundan da,
    Kimselere herhangi bir şikayette bulunmuyorsa, kendisine karşı yapılanlara sabredebilecekse, bu takdirde,
    Görevi sürdürmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Çünkü kendisi böyle bir durumda bir mücahid konumundadır,
    ve yaptığı iş de peygamberlerin amelleri mesabesindedir.
  • Böyle bir görevi yürütecek kimse, içinde bulunduğu toplum tarafından kabul görmeyeceğini bilir ve onlardan gelebileceklerden de bir korku yoksa, dövmelerine, saldırılarına, sövgü ve iftiralarına katlanabilecekse, bu durumda o kimse muhayyerdir. Dilerse görevi yürütür, dilerse bırakır. Fakat, görevi yürütmesi daha efdaldir. Ebu Said Hudrî, Peygamber Efendimizden ﷺ rivayet ediyor; Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle buyurmuştur: “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” Kimi ilim adamlarına göre, el ile/güç kullanmak suretiyle iyilikleri emretme görevi, ümerâya, devlet yetkililerine aittir. Dil ile konuyu anlatıp aktarmak da ilim adamlarının görevidir. Kalp ile buğzetmek, nefretle iğrenmek, ve kin gütmek görevi de genelde sıradan halkın yapacağı şeydir, demektedirler. Yine de en iyisini Allah bilir.
Sosyal Ağda Paylaş

Bir yanıt yazın