Arş’ın sekiz dağ keçisi üzerinde olması

İnkârcı diyor ki; ” Bir hadiste Arş’ın sekiz dağ keçisinin sırtında olduğu söyleniyor. Bu izahları içeren hadis kitaplarına ” Dinin kaynağı “ diyerek,, bunları Kur’an’ın yanına koymak Kur’an’a haksızlık değil midir?

Söz konusu hadis;
Hz. Abbas İbnu Abdilmuttalib (radıyallahu anh) anlatıyor:

“Batha nâm mevkide, aralarında Resûlullah’ın da ﷺ bulunduğu bir grup insanla oturuyordum. Derken bir bulut geçti. Herkes ona baktı. Resûlullah ﷺ: “Bunun ismi nedir bileniniz var mı?” diye sordu.

“Evet, bu buluttur!” dediler. Resûlullah ﷺ: “Buna müzn de denir.” dedi. Oradakiler: “Evet, müzn de denir.” dediler. Bunun üzerine Resûlullah ﷺ: “Anan da denir.” buyurdu. Ashab da: “Evet, anan da denir.” dediler. Sonra Hz. Peygamber ﷺ:

“Biliyor musunuz, sema ile arz arasındaki uzaklık ne kadardır?” diye sordu. Hayır, vallahi bilmiyoruz!” diye cevapladılar. “Öyleyse bilin, ikisi arasındaki uzaklık ya yetmiş bir, ya yetmiş iki veya yetmiş üç senedir. Onun üstündeki sema(nın uzaklığı da) böyledir.”

Resûlullah ﷺ yedi semayı sayarak her biri arasında bu şekilde uzaklık bulunduğunu söyledi. Sonra ilâve etti:

“Yedinci semânın ötesinde bir deniz var. Bunun üst sathı ile dibi arasın­da iki sema arasındaki mesafe kadar mesafe var. Bunun da gerisinde sekiz adet yabanî keçi (suretinde melek) var. Bunların tırnakları ile dizleri arasında iki semâ arasındaki mesafe gibi uzaklık var, sonra bunların sırtlarının gerisinde Arş var, Arşın da alt kısmı ile üst kısmı arasında iki sema arasın­daki uzaklık kadar mesafe var. Allah, bütün bunların fevkindedir.”[Tirmizî, Tefsir, Haâkka (3317); Ebû Dâvud, Sünnet 19, (4723); İbnu Mâce, Mukaddime 13, (193).]

Bu meseleyi doğru anlamak için meleklerin özelliklerini bilmek gerekiyor;
Melekler nurdan yaratılmış ruhanî varlıklar olduğu için, asli suretleri ve gerçek mahiyetleri ile insanlara gözükmezler. Sıradan insanların melekleri görebilme kabiliyetleri bulunmamaktadır. Ancak Rabbimiz istisna olarak Peygamberlerine, bazen melekleri görme kabiliyetini verdiğinden, onlar zaman zaman melekleri hakiki suretleriyle görebilmişlerdir.

Melekleri hakiki suret ve mahiyetleri ile göremememiz ve hissedemeyişimiz, onların varlıklarını inkâr etmemizi gerektirmez.

Melekler farklı suretlere girebildiği gibi asli suretleriyle de Resûlullah’a görünmüştür.

İbn Mesud (radıyallahu anh) diyor; Resûlullah ﷺ buyurdu ki;
” Ben cibril’i en yüksek ufukta tüylerinden inci ve yakutun döküldüğü altı yüz kanatlı haliyle gördüm. “

Bu mesele hakkında netice olarak şunları söyleyebiliriz;

  • Her zaman olduğu gibi hadis metninin tamamını ve açıklaması verilmemiş, sadece işlerine gelen kısmı verilmiştir. Oysa hadisin tamamı verildiğinde Hakka, 17 Ayette mutabık olduğu görülecektir.
  • Hadisteki arşı taşıyanların sekiz tane dağ keçisi değil, dağ keçisi suretindeki melekler olduğu âlimlerimizce açıklanmıştır. Yani Arş’ı taşıyan meleklerin dağ keçisine benzemesi ayrı, taşıyanların dağ keçisi olması ayrıdır.
    Hadiste bu suretlerin meleklerin asli sureti olup olmadığı hakkında açık bir bilgi bulunmamaktadır.
    Cibril’in, Resûllullah’a göründüğü asli sureti hakkında yaptığı açıklamalar gibi bu sekiz meleğin sureti hakkında dağ keçisine benzerlikleri anlatılmıştır. Cibril’in altı yüz kanadı ile kuşa benzerliği olabileceği gibi, arş’ı taşıyan meleklerin de dağ keçisine benzemesi kabul edilmeyecek bir şey değildir.
  • Arş’ın taşınması ayeti müteşâbihattandır. Tam olarak manasını bilmemiz mümkün değildir. Arş’ın nasıl olduğu, kıyamet günü sekiz meleğin onu nasıl taşıyacağını tam olarak kavrayabilmemiz mümkün değildir.
    Yani Arş’ın taşınmasının keyfiyetini ancak Allah bilir.

    Ayette geçen Arş’ın, Yüce Arş olması muhtemeldir. Aynı şekilde kıyamet günü hüküm vermek üzere konulan arş ve taht olması da muhtemeldir. Allah en doğrusunu bilendir.

    ” Arşın taşınması bir mecazdır; Çünkü ilâhın taşınmasına imkan yoktur. O halde tevil edilmesi kaçınılmazdır. Bu da Yüce Allah’ın onlara kendi bildikleri bir şekilde belli bir rumuz kullanarak hitap etmesi şeklinde bir hitap olduğudur.
  • Ayet ve hadislerde mahiyeti hakkında tam bir bilgi verilmeyen ve aklen tam olarak idrak edilmesi ve kavranması mümkün olmayan hususlarda metne bağlı kalmalı ve yorum yapılmamalıdır;
Sosyal Ağda Paylaş

Bir yanıt yazın