” Resulullah da ﷺ bir insandır ve her insan gibi hata yapabilir ve onun görevi sadece kendisine vahyedileni insanlara tebliğ etmektir.” diyerek onun helal ya da haram koyma yetkisinin olmadığını söylemektedirler. Dolayısıyla Kur’an da geçmeyen ama Resulullah ﷺ tarafından hadislerle haram kılınan şeyler hakkında gelen rivayetleri inkâr ediyorlar.
Resulullah ﷺ asla kendi hevâsından ne bir şeyi helal kılar ne de bir şeyi haram kılar. Helal ve haram sınırlarını belirleyen emreden ancak Allah’tır ﷻ. Kur’an da geçmemesine rağmen Resûl ﷺ tarafından Haram ya da helal kılınanlarda Allah’ın ﷻ. iradesi dahilindendir. Zira o Allah’ın ﷻ elçisidir ve sıradan bir insan değildir.
Birçok ayette Resulullah’ın ﷺ vahyedilen açıklama görevinin olduğunu biliyoruz. Kur’an’ın, ana konuları ele aldığını ve detayları Resulullah’ın ﷺ açıkladığını biliyoruz. İşte haram ve helal kılma hususunda Kur’an da geçmeyen emir ve yasakları, Allah’ın izniyle Resulullah’ın ﷺ ortaya koyduğunu ve bu yetkiyi ona kendisinin verdiğini Rabbimiz bildiriyor.
” Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları Resûle, o ümmî peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. “ ( Araf, 157 )
Ayetin ” O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. ” mealindeki kısmının ifade ettiği önemli bir hususta Resulullah’ın ﷺ teşrîdeki yeridir. Buna göre Kur’an-ı Kerim, Resulullah’ın ﷺ sadece kalbine aktarılan vahyi seslendiren birisi konumunda olmadığını, kuşkusuz
ilâhi iradeye bilinçli ve özgür bir şekilde bağlı kalmak şartıyla, bu irade istikametinde teşrîde aktif bir role sahip olduğunu göstermektedir.
” Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın. “
( Tevbe, 29 )
Mikdam ibn Mâdi Kerib ise Resulullah’ın ﷺ şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: ” Dikkat edin! Bana kitap, bir de onun kadarı verilmiştir. Yakında karnı tok olan ve koltuğuna yaslanan bir kişi: ” Siz sadece bu Kur’an’a sarılın. Siz onda neyin helal olduğunu görürseniz onu helal sayın ve neyin de haram olduğunu görürseniz onu haram sayın. ” diyecektir. Dikkat edin! Ehli eşeklerin etleri size helal değildir. Köpek dişi bulunan yırtıcı hayvanların etleri de helal değildir. ”
( Ebu Davud, Kit. Sünnet bab: 6, Hadis no:4604 ; Tirmizî, Kit. İlim, bab: 10, hadis no: 2664 )
Bu rivayette günümüze kadar uzanan bir gerçeğe işaret var ki ibret vericidir. Resulullah ﷺ kitap ve onun kadarı verildi dedikten sonra Eşek ve yırtıcı hayvanların etlerinin helal olmadığından bahsetmesi ilginçtir. Çünkü bu haramlar Kur’an da geçmemektedir. Ve bu haramları Kur’an da geçmiyor diyerek hadisleri inkâr edenlerin çıkacağına işaret ediyor. Nitekim böyle de olmuş ve birtakım insanlar onun hadislerini inkâr etmişlerdir. Resulullah’ın ﷺ on dört asır öncesinden böyle bir uyarıda bulunması ise hadis inkârcılarına adeta o günlerden gelen nebevî bir uyarıdır.
Resulullah ﷺ ” Bana kitap, bir de onun kadarı verildi. Şunu iyi biliniz ki, Allah Resûlünün haram kıldığı da Allah’ın haram kıldığı gibidir. “ ( Ebu Davud, Sünne, 6, 4604 ; Tirmizî, İlim, 60, 2666 ; İbn Mâce, Mukaddime, 2, 12. )